Son günlerde bir yangın haberi, sıradan bir olayın ötesine geçerek toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Alevlerin ortasında kalan bir adamın, yaşadığı dehşet anları ve hissettiği korku, her birimizi derinden etkiliyor. Yangın öncesi hayalleri ve yangın sırasında yaşadığı kabuslar, gündelik yaşamımızda pek düşünmediğimiz tehlikeleri gözler önüne seriyor. İşte o adam, alevlerin sarmaladığı anlarda yaşadıklarını ve ruh halini samimi sözleriyle paylaştı.
Yangın, bulunduğu bölgede bir anda yayıldı; alevler gökyüzünü kaplayarak adeta bir cehennemi andırıyordu. O an, adamın hayatının en zor anlarından biri olacaktı. "Hızla yayılan alevlerin ortasında kaldım. İlk başta ne yapacağımı bilemedim," diye anlattı o korkunç anı. Kısa süre sonra, vücudundaki sıcaklık hissetmeye başladı. “Bedenimde bir şeylerin eridiğini hissettim, etim eriyormuş gibi yandığımı düşündüm. O an düşündüğüm tek şey, hayatta kalmak ve bu dehşetten kurtulmaktı,” dedi. Adeta ruhunu teslim etmeye yüz tutacakken, bir kurtarma ekibi imdadına yetişti, ancak bu süre zarfında yaşadığı korku, onun için unutulmaz bir iz bıraktı.
Yangının ardından adam, kendisine gelen psikolojik destekle bir nebze rahatlama sağladı. Ancak yaşadığı travmanın etkileri hâlâ yaşamında öyle ya da böyle kendini hissettiriyor. "Bu olay, sadece benim için bir tecrübeden ibaret değil. Yangınların, ailelerle olan ilişkilerde, toplumda ve bireylerin psikolojilerinde yarattığı etkileri göz önünde bulundurmalıyız," şeklinde konuştu. Yangından etkilenenlerin sayısı, sadece o an için değil, sonrasında bile artarak devam etti. Yangınlar, sadece fiziksel değil; aynı zamanda psikolojik yaralar da açabiliyor.
Toplumda yangın güvenliği konusunda bilinçlenme ihtiyacının arttığının altını çizen adam, “Yangın eğitimi ve hazırlıkları hayat kurtarabilir. Herkesin bu konuda bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum,” dedi. Yangın sonrası yaşanan travmanın üstesinden gelebilmek için, bireylerin ve ailelerin bir arada olmasının önemine değindi. Gelen desteğin yanı sıra, yaşanan olayları paylaşmanın ve birbirlerine moral olmanın kişisel iyileşme sürecine katkıda bulunduğunu belirtti.
Bu trajik olay, alevlerin sadece fiziksel değil, ruhsal bir yan etkiye de sebep olabileceğini unutmamamız gerektiğini hatırlattı. Yangınlar, berbat bir doğal olay olabiliyor ama bu tür olayların neticesinde toplumsal bilinçlenme, dayanışma ve tedbir alma konusunda bir fırsat haline dönüşebilir. Toplum olarak bu tür durumlarla nasıl başa çıkmamız gerektiğine dair öğrenimimizi sürekli güncellememiz gerekiyor.
Yaşadığı korkunç deneyim sonrasında, adamın hayatına dair bakış açısı da bir nebze değişti. “Hayatta kalmak için yeterince cesur olmalıyız. Acı dolu anlardan ders alarak, daha iyisini yapmak için çabalamak gerek,” şeklinde sözlerini tamamladı. Yangınlar, öncesindekilerden daha kısa sürede, daha büyük hasarlara yol açabilecek bir tehdit olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor; bu bağlamda, toplumsal duyarlılığımızı artırmamız büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, alevlerin kucağında yaşanan bu dehşet verici olay, yalnızca bir kişinin karşılaştığı bir kâbus değil; aslında tüm toplum adına alınması gereken bir ders niteliğinde. Yangın, bir tehdit olmaktan öte, bize dayanışmanın ve bilincin önemini hatırlatan bir olay olmalı. Gelecekte bu tür olayların yaşanmaması için gerekli hazırlıklara ve tedbirlere sürekli ihtiyaç duyulmaktadır. Hayatta kalanların hikâyeleri, sadece kendi için değil; hepimizin güvenliği ve iyiliği için önemli birer ders niteliğindedir.