Son günlerde ülkemizde yaşanan göçmen krizinin bir başka acı yüzü, Çanakkale açıklarında meydana gelen deniz faciası ile bir kez daha gün yüzüne çıktı. Bir grup göçmenin, yasa dışı yollarla Yunan adalarına geçmeye çalışırken bulundukları teknenin batması sonucu 9 kişi yaşamını yitirdi. Bu trajik olay, göçmenlerin hayatlarını riske atarak Avrupa’ya ulaşma çabalarının ne denli tehlikeli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Olayın ardından bölgeye intikal eden deniz sıkıntılarına müdahale eden AKUT ve Sahil Güvenlik ekipleri, kurtarma çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bu tarz göçmen faciaslarının önüne geçmek için uluslararası iş birliğine olan ihtiyaç da her zamankinden daha belirgin bir hal alıyor.
Facianın detaylarına ulaşmak için yapılan araştırmalar, olayın akşam saatlerinde sabah 04:00 sularında gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Alınan bilgilere göre, M.S. isimli bir geminin batması sonucu, 9 göçmenin cansız bedenine ulaşıldı. Olayın ardından bölgedeki diğer kurtarma ekipleri, işletmenin batması için her türlü yardım sağlayarak kayıp olan diğer göçmenleri bulmak için çalışmalarını sürdürdü. Yapılan açıklamada, denizde yaklaşık 20 kişinin kaybolduğuna dair bilgiler de yer aldı. Ancak yapılan kurtarma çalışmaları sayesinde, bir kısmı başarılı bir şekilde kurtulabilmiştir. Kurtulan göçmenlerin durumu ise oldukça zor durumda; sıklıkla yaşadıkları zor koşullar, onları daha da kırılgan bir hale getiriyor.
Bu tür olaylar sadece Türkiye’nin değil, özellikle Akdeniz havzasındaki tüm ülkelerin yaşadığı bir sorun. Göçmenlerin hayatlarını tehlikeye atarak, denizlerden geçme çabaları uluslararası toplum için büyük bir insani kriz haline geldi. Birçok uluslararası insan hakları kuruluşu, bu olayları kınayarak, göçmenlerin güvenli ve düzenli biçimde seyahat etmelerine olanak tanıyan yolların açılması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda, köktenci göçmen politikaları ve kötü niyetli insan kaçakçılığı hakkında daha etkin önlemlerin alınması gerektiği üzerinde durulurken, devletlerin bu konuda acil eylem planları geliştirmesi gerektiği belirtildi.
Çanakkale'deki göçmen faciası, göçmenlerin yüz yüze kaldığı tehlikenin boyutlarını gözler önüne sererken, toplumsal duyarlılığın artması için de bir çağrı niteliği taşıyor. Sivil toplum kuruluşları, medyanın ve halkın dikkatini bu konuya çekerek, yardım için birçok projeyi desteklemeye çağrıda bulundu. İnsanların geçim kaynağı olarak seçebildiği yolların bazıları, mağdurlara acılara ve trajedilere neden olabiliyor. Bu nedenle, insan kaçakçılığına karşı uluslararası iş birlikleri oluşturulması ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Çanakkale’de gerçekleşen bu olay, uluslararası göçmen politikasının gözden geçirilmesi gereken kritik bir dönüm noktası olabilir.
Göç yolculuğu yapan insanlara destek olmak, aynı zamanda insanlık adına da bir sorumluluk hakkında durmayı gerektiriyor. Çanakkale'deki faciadan sonra yaşanan olaylar, umudun ve yaşamın ne kadar kırılgan ve değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Ülkemizin, yaşadığımız bu sıkıntılı dönemde hem göçmenleri hem de kendi vatandaşlarını koruyan bir yaklaşımla hareket etmesi, sosyal yardım politikalarının yeniden şekillendirilmesine öncülük etmesi gerekmektedir. Her ne kadar bu facia acı olsa da, toplum olarak bu tür önlemleri almak ve insanların yaşamlarına destek olmak, yaşadığımız coğrafyanın en temel insanlık görevidir.