Türk milletinin bağımsızlığını simgeleyen, derin bir ruh ve tarih barındıran İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmi olarak kabul edilmiştir. Bu tarih, sadece bir marşın kabul edilmesi değil, aynı zamanda Türk milletinin özgürlüğe olan sarsılmaz inancının destanı niteliğindedir. Her 12 Mart geldiğinde, bu marşın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u anmak ve onun özgürlük için yazdığı kelimelerin anlamını derinlemesine irdelemek için bir araya geliyoruz. Peki, bu marşın kabulü neden bu kadar önemli? İşte bu sorunun cevabını derinlemesine inceleyelim.
İstiklal Marşı’nın kabul tarihi olan 12 Mart 1921, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı mücadelesinin en yoğun dönemlerinden birine denk gelmektedir. O dönemde, ülkenin birçok kesimi işgal altındayken, Mehmet Akif Ersoy'un yazmış olduğu bu marş, Türk milletinin bağımsızlık arzusunun ve ulusal egemenliğin sembolü haline gelmiştir. Milletin ruhunu yansıtan bu eser, Kurtuluş Savaşı'nın zorlu ve yıpratıcı atmosferinde, tüm topluma moral vermiş ve cesaret aşılamıştır.
İstiklal Marşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul olduğu günden bugüne kadar, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin yanı sıra, vatan sevgisi, milli birlik ve beraberlik duygularını pekiştiren en önemli eserlerden biri olmuştur. 1921 yılındaki marş yarışması sonucunda Mehmet Akif Ersoy'un eseri birinci seçilmiş ve bu tarih, artık Türk milletinin bağımsızlık simgesi olarak anılmaya başlanmıştır. Marşın kabulü sırasında, Mehmet Akif Ersoy'un duygusal hali ve milletine duyduğu sevgi, kabul edilen marşın içindeki her bir kelimeye yansımıştır.
İstiklal Marşı, sadece bir bağımsızlık marşı olmanın ötesinde, içinde barındırdığı derin anlamlarla da önemli bir eser haline gelmiştir. 10 kıtalık bu marş, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde gösterdiği azmi, cesareti ve dayanışmayı simgeler. Marşın her bir satırı, milli bilinç ve öz değerlerimizi hatırlatarak, gelecek nesillere bu önemli mirası aktarmayı amaçlar. Mehmet Akif Ersoy'un 'Hakkıdır, 'Çiğnetmem, çiğnetmem' sözleriyle vurguladığı bir dizi ilke, özgürlüğe olan düşkünlüğü, adalet anlayışını ve vatanseverliği ön plana çıkarmaktadır.
Günümüzde de İstiklal Marşı'nın evrensel bir anlamı vardır. Marş, ülkemizde yapılan resmi törenlerden her birinde, ulusal bayramlarda ve çeşitli etkinliklerde gururla okunmakta, Türk milletinin geçmişine ve geleceğine ışık tutmaktadır. Eğitim kurumlarında ise milli bilinç oluşturmanın en önemli parçalarından biri olarak öğretilmektedir. Her yeni nesil, İstiklal Marşı'nın öne çıkan kavramlarıyla büyümekte, bir değerler sistemi oluşturma yolunda bu marşın ruhunu taşımaktadır.
İstiklal Marşı’nın kabulü, Türkiye’nin milli kimliğinin pekişmesini sağlarken, aynı zamanda toplumsal birlikteliğin güçlenmesine de katkıda bulunmuştur. Her 12 Mart'ta, bu marşın anlamını derinlemesine düşünmek, o dönemde yaşanan zorlukları hatırlamak ve insanlık tarihinin en önemli mücadelelerinden biri olan kurtuluş mücadelesini anmak için bir fırsat yaratmaktadır. Her bir Türk evladı, İstiklal Marşı'nın sadece bir marş olmadığını, bir milletin kaderini belirleyen unsurlardan biri olduğunu bilmekte ve bu bilinçle yetişmektedir.
Sonuç olarak, İstiklal Marşı'nın kabulünün üzerinden 104 yıl geçerken, bu eser yalnızca bir marş değil, aynı zamanda Türk milletinin mücadele azminin, bağımsızlık arzusunun temsilcisidir. Geçmişin bilinci ile geleceğe umutla bakmak, İstiklal Marşı'nın özünde taşıdığı mesajların yaşatılması, her bireyin sorumluluğu olmalıdır. Bugünü ve yarını aydınlatan her kelime, işte bu marşta saklıdır.