Geçtiğimiz aylarda Kartalkaya'da gerçekleşen trajik olay sonrasında ailesini kaybeden Doğan, yaşadığı acıyı ve adalet arayışını dile getirerek, benzer durumların yaşanmaması için bir emsal karar çıkması gerektiğini vurguladı. Doğan, hem ailesinin kaybını hem de elde edilen hukuki süreçleri değerlendirerek, toplumsal bir bilinç oluşturmanın önemine dikkat çekiyor. Bu olayın yarattığı derin izler ve ardından gelen hukuki mücadele, pek çok ailenin adalet arayışında nasıl bir yol izleyebileceği konusunda da önemli ipuçları taşıyor.
Doğan, Kartalkaya'da ailesiyle birlikte geçirdiği mutlu bir tatilin ardından bir anda gelen talihsiz olayla sarsıldı. Kayak merkezinde yaşanan bu üzücü olayda, Doğan'ın ailesi bir kaza sonucu hayatını kaybetti. Bu olay, sadece Doğan ve ailesi için değil, aynı zamanda tatilciler ve kayak severler için de büyük bir şok etkisi yarattı. Doğan, yaşadığı acının yanı sıra, vakayı takip eden süreçte yetkililerin ve yargının göstermesi gereken duyarlılığın da önemine dikkat çekiyor. "Ailemizi kaybettik ama bunun arkasında kalmamamız gerekiyor. Başkalarının da aynı durumu yaşamaması için bir emsal Yargı kararı çıkması şart." diyor.
Doğan, yaşadığı olay sonrasında hukuki bir süreç başlatmış durumda. Bu süreçte, bir avukat ile çalışarak adalet arayışını sürdürüyor. Mahkeme süreci ve dosya detaylarına dair kamuoyuna bilgi verilmediği için her geçen gün bir belirsizlik içerisinde yaşamını sürdürmek zorunda kaldığını belirtiyor. "Hukukun bu tür durumlarda nasıl işlemlediğini bilemiyorum. Ama bilmeyenler için geç kalan adalet, adalet değildir." açıklamasında bulunan Doğan, durumu önlemek için yetkililerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesinin gerektiğini vurguluyor.
Doğan'ın hikayesi, hukuksal alanda yaşanan mağduriyetlerin yanı sıra, aynı zamanda toplumda benzer olayların yaşanmaması için gerekli adımların atılmasının önemini de ortaya koyuyor. Gerekli önlemler alınmazsa, bu tür trajik olayların tekrarlama riski her zaman mevcut. Dolayısıyla, Doğan gibi mağdur olan bireylerin sesi olunmalı, hakları savunulmalı ve hukuki süreçte hızlı ve adil bir sonuç alınması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, Kartalkaya'da yaşanan bu olay, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda tüm toplum için önemli bir uyanışın gerçeklenmesi anlamına geliyor. Doğan, bu noktada bir çağrı yaparak, herkesin dikkatini, bu tür olayların önlenmesi için atılacak adımlara çekiyor. "Benim ailem ve benim hikayem. Ama bu sadece benim için geçerli değil. Başka ailelerin de bu tür travmalar yaşamaması için toplumsal bir farkındalık oluşturmalıyız." diyor. Adalet için verdiği bu mücadele, herkesin kendi sesini bulması ve mağduriyetlerin üstesinden birlikte gelinmesi gerektiğini savunmakta.
Eğer bu tür durumlarla karşılaşan başka bireyler varsa, Doğan onlara da sesleniyor: "Yalnız değilsiniz. Sizin gibi düşünen, adalet arayan pek çok insan var. Gelin birlikte sesi duyuralım." Doğan'ın hastane ve mahkeme süreçlerindeki yaşadığı zorluklar, ailesinin kaybını telafi etmenin mümkün olmadığını göstermekte, ancak bu alanda bir farkındalık yaratmanın herkesin sorumluluğunda olduğunu ortaya koymakta. İnsan hayatının değeri, sadece kayıplar sonrasında değil, her an göz önünde tutulmalı ve önlemler alınmalıdır. Kartalkaya'daki olay, sadece bir kaza değil, hukukun ne denli önemli olduğunu hatırlatan bir dönüm noktası olarak kayda geçmiştir. Bu nedenle, hemen şimdi harekete geçilmeli ve bu tür trajik serüvenlerin önüne geçilmelidir.