Geçtiğimiz günlerde markette meydana gelen bir olay, alışveriş yapanların yanı sıra sosyal medyada da büyük bir yankı buldu. Ailelerin çocukları önünde barındırdığı değerli anların bir anda kabusa dönüşmesi, toplumsal güvenlik ve ilgi konularında pek çok soruyu gündeme getirdi. Olay, sıradan bir alışveriş esnasında gerçekleşti ve o an, orada bulunan bir çocuğun zihninde silinmeyecek izler bıraktı.
Olay, İstanbul’un yoğun alışveriş merkezlerinden birinde, akşam saatlerinde meydana geldi. Müşteriler, günlük ihtiyaçlarını karşılamak üzere marketteydi. Olay anında marketin kasasında birkaç müşteri sırada beklerken, bir kadın ve yanındaki çocuğuyla birlikte alışveriş yapıyordu. Aniden, tanımadığı bir adam kadına doğru yöneldi ve sert bir şekilde saldırdı. Olayın şokunu yaşayan kadının çığlıkları, marketin içindeki diğer müşterilerin dikkatini çekti. Çocuk, o an donakalmış bir vaziyette annesinin arkasında kalakaldı, yaşadığı dehşet gözlerinde belirgin bir korku ifadesi yarattı.
Olayın hemen ardından marketin diğer müşterileri güvenlik görevlilerine ve polise haber verdi. Saldırgan, kısa süre içinde marketin dışına kaçmayı başardı. Ancak güvenlik kameraları sayesinde kimliği kısa sürede belirlendi. Marketin işletmecileri, güvenlik prosedürlerini gözden geçirerek müşterilerin güvenliğini sağlamak adına gerekli önlemleri almaya karar verdiklerini duyurdu. Olay, sadece fiziksel bir saldırı olmanın ötesinde, toplumsal bir kamu güvenliği sorunu olarak değerlendirildi. Annenin ve çocuğunun yaşadığı travma, sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve yorumlarla birlikte geniş bir tartışma konusuna dönüştü. Özellikle çocukların maruz kalabileceği şiddet vakalarının önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı.
Bu olayla birlikte, vatandaşların çocuklarıyla birlikte alışveriş yaparken daha dikkatli olmaları gerektiği, güvenli alışveriş ortamlarının yaratılması için tüm paydaşların üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiği de gündeme geldi. Uzmanlar, şiddet içeren davranışlarınNormalleşmediği bir toplum arzusunun önemini ortaya koyarak, bireysel ve toplumsal boyutta daha duyarlı olunması gerektiğini belirttiler.
Marketlerde yaşanan bu tür olayların önüne geçebilmek için sadece fiziksel güvenlik önlemlerinin alınması yeterli olmayacaktır. Bu sebeple psikolojik destek hizmetlerinin de sağlanması gerektiği vurgulanarak, toplumsal bir bilinç oluşturulması yönünde çağrılar yapıldı. Nitekim, şiddetin her türlüsü toplumsal yapıyı sarsacak tehditler arasında sayılmakta ve bu tür davranışların engellenmesi için toplumun her kesiminde dayanışma ve işbirliği gerekmektedir.
Sonuç olarak, bu tür olayların yaşanmaması için marketlerin sadece bir alışveriş mekanı olmaktan öte, insanların kendilerini güvende hissedebileceği sosyal alanlar haline gelmesi gerektiği açıktır. İnsanların bu alanlarda aileleriyle birlikte, güven içinde vakit geçirebilmesi, toplumumuzun huzuru için temel bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Tüketicilerin güvenliğini sağlamak, yalnızca işletmelerin değil, aynı zamanda devletin ve toplumların da öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır.