Son günlerde Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler, uluslararası siyasetin yeniden şekillenmesine neden oluyor. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, hükümetinin varlığını sürdürmek amacıyla Gazze’yi ilhak etme planlarını gündeme getirdi. Bu hamle, hem iç politikada yaşadığı zorlukları aşma çabası hem de Filistin-İsrail çatışmasının seyrini değiştirme potansiyeli taşıyor. Ancak, bu süreçte ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlar ve uluslararası tepkiler de göz ardı edilmemesi gereken unsurlar arasında.
Netanyahu’nun hükümeti, yıllardır süregelen iç politikada yaşanan çalkantılar ve koalisyon ortağı partilerin tepkileri nedeniyle oldukça zor bir dönemden geçiyor. Özellikle son seçimlerde elde edilen sonuçlar, Netanyahu’nun parlamentodaki gücünü zayıflatmış ve hükümetin istikrarını tehdit eden unsurlar oluşturmuştur. Bu bağlamda, Gazze’nin ilhakı gibi radikal bir adım, Netanyahu’nun hükümet krizinden çıkış yolu olarak değerlendirilmektedir. Gazze’nin ilhakı, Netanyahu’nun sağcı seçmen tabanını mobilize etme ve hotan uzun süreli iktidarını pekiştirme hedefi doğrultusunda atacağı bir adım olarak yorumlanmaktadır.
Gazze’nin ilhak edilmesi, uluslararası alanda büyük bir yankı uyandırması muhtemel bir durum. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve birçok insan hakları örgütü, bu tür bir hamlenin uluslararası hukuka aykırı olduğu konusunda net bir duruş sergileyebilir. Ayrıca, bu adımın Filistin halkı üzerindeki etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Her ne kadar Netanyahu, iç siyasetteki bu krizi aşmak için bu seçeneği değerlendirse de, ilhak girişiminin Filistinlilerle olan ilişkileri ve barış sürecini daha karmaşık bir hale getireceği aşikardır.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun Gazze’yi ilhak etme planları, sadece İsrail iç politiği açısından değil, tüm Orta Doğu ve dünya genelinde önemli sonuçlar doğurabilecek bir konu olarak önümüzde duruyor. Hükümetini koruma çabası içinde olan Netanyahu, uluslararası toplumun tepkilerini dikkate alacak mı yoksa kararlılığını sürdürecek mi, bu soru gün geçtikçe daha da kritik bir hal alıyor.